Francesca Caferri ile röportaj gerçekleştiren İsrailli yazar Grossman, İsrail’in açıkça Gazze’de soykırım yaptığını ne kadar gizlemeye çalışsa da kendi sözleriyle “Uzun yıllar bu kelimeyi kullanmayı reddettim. Ancak şimdi, gördüklerimden, okuduklarımdan ve orada bulunan insanlardan duyduklarımdan sonra, bu kelimeyi kullanmaktan kaçınamıyorum” diyor.
İsrailli hukukçu Orit Kamir, birkaç gün önce Haaretz’de yayınlanan bir makalesinde Gazze’de yaşananları ‘Holokost kurbanlarına ihanet’ olarak nitelendirdi. New York Times’ta İsrailli tarihçi Omer Bartov şöyle yazdı: ‘Soykırımları inceliyorum, gördüğümde tanıyabiliyorum. Gazze’de bir soykırım yaşanıyor’ Siz de katılıyor musunuz?
“Yıllarca bu kelimeyi kullanmayı reddettim: ‘soykırım’. Ama şimdi, gazetelerde okuduklarımdan, gördüğüm resimlerden ve orada bulunan insanlarla konuştuktan sonra bu kelimeyi kullanmaktan kendimi alamıyorum. Ama görüyorsunuz, bu kelime çoğunlukla bir tanım vermek veya yasal amaçlar için kullanılıyor: bunun yerine, bu çatışmanın içinde doğmuş ve tüm varlığı İşgal ve savaş tarafından harap edilmiş bir insan olarak konuşmak istiyorum. İsrail’e soykırımcı bir devlet diyecek kadar ileri gitmemek için elinden gelen her şeyi yapmış biri olarak konuşmak istiyorum. Ve şimdi, büyük bir acı ve kırık bir kalple, bunun gözlerimin önünde gerçekleştiğini görmek zorundayım. “Soykırım çığ gibi büyüyen bir kelimedir: bir kez söylediğinizde çığ gibi büyür. Ve daha fazla yıkım ve daha fazla acı getirir.