Sublime Text 3 Eklenti Kurulum ve Kullanım Rehberi

Sublime Text 3 Eklenti Kurulum ve Kullanım Rehberi

Metin editörü olan Sublime Text 3 programını daha verimli kullanmamızı sağlayan eklentilerin nasıl kurulduğu ve kullanıldığını detaylı bir şekilde açıklayan rehberi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bu rehberde adımları tek tek takip ederseniz. Kolay ve hızlı kurulum yapabilirsiniz.

Bu rehberde neler var önce onların listesini sizlere sunmak istiyorum.

Popüler Eklenti Listesi

Eklentilerin tamamı popüler olan ve hızlı kod yazmanıza ve daha sistematik kullanmanıza olanak sağlar.

Rehbere sizlerde katkı sağlayabilirsiniz veya hataları bizlere iletebilirsiniz. Bunu için aşağıdaki linklere tıklayarak talimatları uygulamanız gerekmektedir.

Yorum yaparak ve bu yazıyı paylaşarak bizlere yardımcı olabilirsiniz.

Muhammed Ali'ye Dair 8 Gerçek

Muhammed Ali'ye Dair 8 Gerçek

Müslüman olmadan evvelki adı Cassius Marcellus Clay Jr. olan Muhammed Ali, 17 Ocak 1942’de Louisville’de doğdu. Küçük yaşta boks sporuna başladı. 22 yaşında dünya şampiyonu olmasının akabinde Müslümanlığı seçtiğini açıklaması, bütün dünyada derin yankı uyandırdı.

Son yıllarını parkinson hastalığıyla mücadele ederek geçiren Muhammed Ali 3 Haziran 2016 tarihinde yaşamını yitirdi.

Muhammed Ali Clay Tüm zamanların en iyi ağırsiklet boks şampiyonu kabul edilir. 12 yaşındayken boksla tanıştı. 1964 yılında 22 yaşındayken, Sony Liston’u yenip Dünya Şampiyonu oldu. Bu zaferden sonra dinini değiştirdiğini ve İslam’a geçtiğini açıkladı.

Muhammed Ali ve İslam

Irkçılığın zirvede olduğu, siyahi kitlelerin sistem tarafından ezildiği ve direniş yolları aradığı bir ortamda o da Malcolm X gibi, önce Nation of Islam adlı tepkisel karaktere sahip radikal İslami hareketle tanıştı. Daha sonra düşüncelerinde yumuşama oldu.

1964, 1974, 1978 yıllarında dünya ağır sıklet boks şampiyonluğunu 3 kez alan Muhammed Ali, bu unvanı rakipleri karşısında 19 kez korumayı başardı. Kariyeri boyunca çıktığı 61 maçın 56’sından galibiyetle ayrılan Ali, Vietnam Savaşı’na katılmayı reddetti. Körfez Savaşı sırasında Irak’a gitti ve rehinelerin serbest bırakılması için aracı oldu. 2002 yılında ise BM barış elçisi olarak Afganistan’da bulundu.

Muhammad Ali vs. Sonny Liston

Çok sevdiği boks’a 1967’den 1970’e kadar ara vermek zorunda kaldı. “Vietnamlılar bana hiçbir kötülük yapmadılar ki onlarla savaşayım.” diyerek Vietnam savaşına gitmediği için 5 yıl hapis ve 10 bin dolar para cezasına çarptırıldı. Lisansı ve pasaportu elinden alınınca dava süresince maddi sıkıntılar yaşadı ve iflas ettiğini açıkladı.

5 yıl hapis ve 10 bin dolar para cezası

1971’de Joe Frazier ile ‘Asrın maçı’na çıktı ve profesyonel boks kariyerinde ilk defa kaybetti. 1973’te Joe Frazier ile unvan maçı için anlaştı. Arada sadece Joe Frazier-George Foreman maçı kalmıştı. Frazier sürpriz bir şekilde iki raund’da nakavt oldu. Muhammed Ali böylece önce Fraizer ile maç yapıp arkasından da Foreman’la maç ayarladı ve iki maçı da nakavt’la kazandı. Böylece hem kaybettiği unvanını alacak hem de daha bitmediğini gösterecekti.

Muhammad Ali vs. George Foreman

Muhammad Ali vs. George Foreman

1960 Roma Olimpiyatı

Din olarak İslamiyet’i seçmiştir ve Vietnam savaşına gitmemiştir. Bu durumu şöyle dile getirmiştir: “Benim onlarla sorunum yok.” (I’I ain’t got no quarrel with them Vietcong’). Bu nedenle unvanlarına el konuldu ve bokstan uzaklaştırıldı. Fakat o yılmadı. Bu süre içerisinde üniversiteleri dolaşarak İslamiyet’i anlattı. Malcolm X ile yakın ilişkileri oldu. Verimli işlerle uğraştı.

Muhammed Ali ve Malcom X

Muhammed Ali, sadece Muhammed Ali isminden ibaret değildir. O, zamanının en iyisidir. 2001 yılında Hollywood tarafından hayatı filme alındı. Ali adlı filmde Muhammed Ali’yi Will Smith canlandırdı.

Muhammed Ali ve Will Smith

Muhammed Ali Clay, 1 ekim 1976 da Milli Selamet Partisi lideri ve dönemin başbakan yardımcısı Necmettin Erbakan’ın özel davetlisi olarak İstanbul’a gelir. 24 saatlik bu ziyaretinde, Sultanahmet camisinde kılınan cuma namazının ardından Topkapı Sarayını ziyaret eden Muhammed Ali Clay boğazda tekne gezisine katılıp aynı akşam ülkesine dönüyor…

Ayasofya’nın Önünden Halka Seslendi

Ayasofya’nın Önünden Halka Seslendi

#02 Mutlaka Okunması Gereken Yazılar

#02 Mutlaka Okunması Gereken Yazılar

“Mutlaka Okunması Gereken Yazılar” serisinin ikincisi olan yazıda 5 tane yazıyı sizinle paylaşıyorum. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar.

Ses kaydını dinlemek için tıklayınız

#01 BBC araştırdı: Seks işçiliğine zorlanan Arakanlı Müslüman çocuklar

Ekip: Sam Piranty, Glenn Devitt, Nick Woolley, Mishal Husain, Jacky Martens

Yayınlanan Tarih: 21.03.2018

“BBC’nin yaptığı araştırma, Myanmar’dan Bangladeş’teki mülteci kamplarına kaçan Arakanlı Müslüman kız çocukların seks ticaretine zorlanarak yabancılara satıldığını ortaya çıkardı.”

“14 yaşındaki Anwara, bu kız çocuklarından biri.”

“Myanmar’daki kriz sırasında ailesi öldürülen Anwara, Bangladeş yolunda yardım istediği kişilerin ağına nasıl düştüğünü anlatıyor:”

“Bir kamyonet içindeki bir grup kadından yardım isteyen kız, kendisine güvenli bir hayat vaat eden bu kadınların aracına binmeyi kabul ettiğinde kendini Bangladeş sınır kasabası Cox’s Bazar’da buldu:”

“Çok geçmeden iki genç adamı yanıma getirdiler. Onlarla iş birliği yapmadığım için bana bıçak gösterip, karnıma vurdular ve dövdüler. Daha sonra ikisi de bana tecavüz etti. İstemememe rağmen durmadılar.”

Tamamını Oku

#02 İslâm’ın içini boşaltan Müslümanlar

Yazıyı Kaleme Alan Kişi: Mahmud Erol Kılıç

Yayınlanan Tarih: 21.03.2018

“ABD’de yapılan bir araştırmada “Bir zamanlar Müslümandım (Ex-Muslim)” diyenlerin sayısında büyük artış gözlemlenmekte imiş. Bunların çoğu sonradan ihtida ederek Müslüman olanlardan. Diğer bir kesim ise bazı Ortadoğu ülkelerinden Müslüman geçmişiyle Batı’ya gelenlerden. İslam’dan çıkanlardan bazısı ateist oldum derken bazısı da Hristiyanlık gibi başka bir dine girdim diyormuş. Hatta bu eski Müslümanlar İngiltere’de o kadar çoğalmış ki Council of Ex-Muslims of Britain (CEMB) adında bir konsül dahi oluşturmuş”

“Aziz Nesin hafızlık yapmak üzere gönderildiği Kur’ân kursunda yediği dayaklardan sonra dinden soğuduğunu söylemişti. Youtube’ta araştırabilirsiniz İslam dünyasında hâlâ Kur’an kurslarında falakaya yatırılan çocuklar var. Bunlar büyüyünce ve de eğer İslam coğrafyasından dışarı bir yere iltica ederlerse yukarıda bahsettiğim potansiyel birer EX-MUSLIM oluyorlar. Memleketimizde büyük sponsorluklarla kurulan KUR’ÂN merkezi v.b. gibi adlar altında açılan yerler anlamadıkları sahalarda dolaşacaklarına bu Kur’an kursları üzerinde çalışsalar belki İslam’dan kaçışa bir nebze çözüm yolları bulabilirler.”

Tamamını Oku

#03 Kardeşlik, ‘Kardeşim’ Dediğin Kişinin Acısını Hissetmektir

Yazıyı Kaleme Alan Kişi: Ahmet Serin

Yayınlanan Tarih: 20.02.2018

“Ben yirmi altı yıldır durmadan üşüyorum. Nerede olursam olayım üşüyorum. Evimde ya da başka yerde, hiç fark etmez, durmadan üşüyorum. Hele hele şubat gelince daha da çok üşüyorum. Üşüyorum çünkü yirmi altı yıl önce Hocalı’da donan o çocuklar aklıma geliyor. O çocuklara iki lokma ekmek verip karnını doyurmak isteyen, yollarda üşüyüp onlarla beraber katledilen anneler aklıma geliyor ve üşüyorum. Onlarla kardeş olduğum için, onların acılarını hissettiğim için üşüyorum. Kardeşlik budur. Kardeşlik, ‘kardeşim’ dediğin kişinin acısını hissetmektir. Ben de onların acısını hissediyorum.”

“Peki, acımasızca katledilen bu kadar insanın suçu neydi? Hangi büyük suçu işlediler ki böyle insanlık dışı bir katliama maruz kaldılar? Bazısının gözü oyuldu, bazısının kalbi yerinden çıkarıldı, bazısının kafası koparıldı ama hepsi de acı içinde can verdi sonuçta. Neydi onların suçu? Onların suçunu söyleyeyim: Onların tek suçu Türk olmaktı.”

“Batı, aynı zamanda bu katliama ortaktır. Çünkü Ermenilere o silahları veren Batı’dır. Batı için Ermeniler kardeş, Ermenistan ise Türk dünyasına açılan bir kapıdır. O yüzden böyle davranmaktadırlar. Batı, Müslümanlar söz konusu olduğunda bu ikiyüzlülüğü her zaman ve her yerde yapmaktadır. Bosnalı Müslümanlar katledilirken de gözlerini kapatıp kulaklarını sağır etti Batı dünyası.”

Tamamını Oku

#04 Türkiye’deki Mektup Arkadaşları Sayesinde Dilini Geliştirip Sözlük Yazan Japon: Takeuchi Kazuo

Yazıyı Kaleme Alan Kişi: akira

Yayınlanan Tarih: 22.02.2018

“merhaba, ben bir japonum. mektup yazmak için türk arkadaş arıyorum. bu kartı okuyan bana cevap yazarsa sevinirim. japonya dan sevgilerle…”

“çok ilginç bir şey olur, yazdığı yirmi karta da cevap gelir, ama yirmisi de kartları gönderdiği postanelerde çalışan postacılardır. evet, takeuchi adres olarak örneğin; anamur postanesi, türkiye yazmıştır. bu yirmi postacı da kendisine cevap yazmış ve belki de nerede olduğunu bile bilmedikleri “japonya”ya hiç tanımadıkları birine cevap yazmışlardır. gönderdiği tüm random kartların cevaplanmasına elbette şaşıran takeuchi, bu sıcaklık üzerine daha da çok türkçe çalışıp onlara uzun uzun mektuplar yazmış, uzun uzun da cevaplar almıştır, hatta yazdığı yanlış türkçeler düzeltilerek, hatta şöyle dersen daha iyi olur diye o zamanın güncel türkçeleri öğretilerek. basit bir arkadaş arıyorum arkadaş olayı değildir bu; başka kültürlerle, başka insanlarla arada hiç bir art niyet olmadan tanışmak, onlara bir şey öğretmek ve onlardan bir şeyler öğrenmek amacı ile yapılmış bir şeydir.”

“takeuchi hoca, 90 yaşında ve bugüne kadar yaptıklarını anlatacak olursak, ankara üniversitesi’nde ilk japonca derslerini vermiştir (türkiye’de ilk defa), japonya’dan yüzden fazla kurumda türkçe öğretmiştir ya da türkiye hakkında konuşmalara başkanlık etmiştir. japonya’daki ilk türkçe japonca sözlüğü yazmıştır. bu arada üzerine hala daha doğru düzgün bir sözlük yazılmış değildir. iki sene önce 88 yasında iken japonca türkçe sözlük yazmıştır. uygur türkçesi, kıpçak türkçesi, kazak türkçesi vs. hakkında binlerce makalesi vardır. ilk türkçe gramer kitabını yazmıştır.”

Tamamını Oku

#05 Neden Kadın Sorunu?

Yazıyı Kaleme Alan Kişi: Prof. Dr. Mehmet ERDOĞAN

Yayınlanan Tarih: 30.04.2012

“Anadoluda, kırsal kesimde bir kadının günü nasıl başlıyor ve nasıl bitiyor dersiniz? İlişkileri hâlâ kopmamış, köy kültürünü iyi bilen biri olarak size alatayım ben: Mesela bir yaz günü sabah ezanı okunmadan kadın ayaktadır. İlk iş ocak yakmakla başlar, ateşi bazen komşudan alır/alırdı. (Mevsim kış ise, herifin -ki bu sözcük kabalığı simgelediği için özel olarak seçilmiştir- abdest suyu sıcak olmalıydı ve kadın/ gelin dediğin bunu ihmal edemezdi, büyük saygısızlık olurdu.) Bir taraftan ocak yanarken ve üzerine koyduğu tarhana çorbası pişerken, kadın bir yandan da ahıra inip ineği sağmak ve yavrusunu emzirip, sonra ikisini birden köy meydanına sürüp, buzağıyı dana çobanına, ineği sığır çobanına katmak durumunda idi. Hazır meydana gelmişken, evden koluna takarak getirdiği bakraçları (Bizde helke derler) köy çeşmesinden su ile doldurup her adımla birlikte bir o yana bir bu yana yamularak evin yolunu tutmak, çocukların ya da yaşlıların karıştırmakta olduğu çorbayı hazırlayıp sofraya getirmek için davranması gerekirdi. Eğer yemeğin altı yanmış ya da taşırılmışsa sorumlu elbette kadındı. Çorba leğeninin başına geçirilmesi, çok zayıf bir olasılıktan ibaret değildi. Yemekten sonra herif tarlanın yolunu tutacak, onu hazırlamak elbette kadının sorumluluğunda olacaktı. Sağdığı sütü ödünç vermeyecekse komşuya, onu öncelikle halletmesi, pişirip, süt makinesinde çekmesi yahut mayalayıp yoğurt yapması gibi işler kendisini beklemekteydi. Çok sürmeden azığı hazırlayıp tarlaya herifin yanına gitmek üzere yola koyulacak. Orada bir müddet ona yardım edecek ve uzun yaz günlerinde güneş tam tepeye dikildiğinde yorulmuş ve acıkmış olarak mola verecekler. Herif ağacın serin gölgesine uzanacak, yorgunluğun tadını çıkaracak. Kadıncağız pınardan su getirecek, yoğurdu özeyecek, yemeği hazırlayacak ve herifi buyur edecek. Yemekten sonra bir süre daha çalıştıktan sonra köye yetişecek, gelirken boş gelmesin diye topladığı çalı çırpıyı şelek edip sırtına vuracak, kendisini bekleyen bir sürü işi halletmeye çalışacak. Akşamüzeri dana sürüsü gelecek, arkasından sığır. Yavru, anasını görüp emmeden sütü sağacak, yemeği hazırlayacak, sütü halledecek gündüzden yarım kalan işleri tamamlayacak, hayvanları ahıra dolduracak, sıra evdekilere gelecek, çocukları doyuracak, onları yatıracak ve en sonunda kendisi eğer bir yerde uyuya kalmadıysa yatağa uzanacak ve bundan sonra da herifin özel isteklerine cevap vermeye çalışacak. Haftada bir gün kazan kurup yunak yuyacak, çocukları sırayla çimdirecek, evin genel temizliğini yapacak. Güz günü hasad sonrasında bulgur kaynatacak, tarhana yapacak, bağ bahçe varsa onlara bakacak, sulayacak, çapalayacak, ekecek, biçecek… kendisini ve varsa karnında yavru onu bile unutacak, kimbilir belki tarlada bir çalı dibinde, belki yolda belde çocuğunu doğuracak, kendi kendisinin ebesi olacak, kendi bebesinin göbeğini kesecek… (Bizim komşunun çocuğuna, anası tarlada doğurduğu için tarlacı derdik).”

Tamamını Oku

Sizde beğendiniz yazıları benimle paylaşabilirsiniz.

Mutlu Olmayı Öğrenmek

Mutlu Olmayı Öğrenmek

Batılı bir araştırmacı sevmek ve mutlu olmak üzerine uzun araştırmalar yapmış. Çıkış noktası, varmak istediği hedef çok başka. Şu fani dünyada hani nasıl daha çok eğleşiriz, patırtısız yaşarız, yıpranmadan ve zevk duyarak vakit geçiririz gibi konular etrafında dönüp duruyor.

Yer yer enteresan doğrular, tatlı gerçekler de yakalamış. Aklımda kaldığı kadarı ile şöyle diyor:

“Yaptığınız işe, içinde bulunduğunuz duruma kendinizi verin. Sadece mesleğinize değil, mesela evinizde müzik dinlerken de böyle yapın. Sözgelimi yazı yazarken, bir yandan da müzik dolabınızda bir plak dönüp durmasın. Müzik dinlerken yalnız müzik dinleyin. Biriyle konuşurken, ne kadar ilgilenmediğiniz bir konu olursa olsun bütün benliğinizle dinleyin ve ilgilenin. Kendinizi bu konuda eğitmeniz gerekli. Zamanla bir müziği, bir insanı, bir çocuğu kendinizi vererek dinlemeyi öğreneceksiniz. Seyretmeyi, her şeyi güzel görmeyi değil, fakat görmeyi, tatmayı ve bir sürü teferruattan ibaret olan hayatın her şeyinden zevk almayı, dolayısıyla mutlu olmayı öğreneceksiniz.”

(C. Zarifoğlu, Bir Değirmendir Bu Dünya, sayfa 28)

İmam Gazali'nin Yöneticilere Tavsiyeleri

İmam Gazali'nin Yöneticilere Tavsiyeleri

Dinin süsü; âlimlerin onuru Hüceetü’l-İslam İmam Gazali (rah.a.), Sultan Muhammed b, Melikşah’ı muhatap alarak şöyle konuştu:

Ey âlemin hükümdarı!

Doğunun ve batının iktidarını elinde bulunduran!

Bilmelisin ki, Allah sana apaçık pek çok nimet ve imkânlar bahsetmiştir. Bu nedenle O’na şükretmeli ve sana sağlanan imkânlardan başkalarının da faydalanmasını sağmalısın. Kim, elindeki imkânlardan dolayı Allaha şükretmezse, imkânlarını yok olmakla karşı karşıya bırakmış ve kıyamet günü bu ihmal ve kusurundan ötürü mahcubiyeti hak etmiş olur. Ölümle birlikte son bulacak imkânın, akleden insan yanında bir kıymeti yoktur. Çünkü ne kadar uzasa da ömrün, süresi tamamlandığında insana hiçbir yararı yoktur. Nuh (a.s.) bin seneyi aşkın bir süre yaşadı. Fakat ölümünden bugüne kadar geçen beş bin yıllık zaman dilimine bakıldığında, sanki Nuh (a.s.) diye biri tarihte hiç yaşamamış gibidir, kendisinden eser kalmamıştır.

Öyleyse itibar ve değer, geceler ve günler sürdüğü sürece devam edecek olan nimet ve imkândan yana gösterilmelidir. Bu imkân ise, Allah’a iman nimetidir. Allah bu imkânla insana ebedî bir mutluluk ve son bulmayan bir nimet bahşetmektedir. Yüce Allah, sana bu nimeti vermiş ve kalbinin saflığına iman tohumunu yerleştirmiştir. Akabinde sana onu büyütüp geliştirme yetenek ve kabiliyetini kazandırmıştır. Daha sonra bu tohum, kökleri toprağın derinliklerinde sabit, dallan gökyüzüne doğru uzanmış bir ağaç oluncaya kadar onu teslimiyet ve kulluk suyuyla sulamanı emretmiştir. Nitekim Allah şöyle buyurur; “Görmedin mi Allah nasıl bir misal getirdi: Güzel bir sözü, kökü (yerde) sabit, dallan gökte olan güzel bir ağaca (benzetti).”1

İman ağacının kökleri, gönlün derinliklerinde sağlamca tutunmazsa, dalları gelişemez. Böyle bir ağacın, ölüm rüzgârının veya fırsatları bitiren fırtınanın esintisiyle, son nefeste kökünden sökülüp devrilmesinden korkulur. Derken kul, imansız kalakalır ve Rabbine her türlü iyilikten mahrum bir halde kavuşur. Bu duruma düşmekten Allah korusun.

Ey iktidar sahibi!

Bil ki, Bu iman ağacının on kökü ve on dalı vardır. Onun ilk kökü, kalple inanmak; ilk dalı da organlarla inancın gereğini yerine getirmektir. Bu ağaç yüceler katında kabul edildiği takdirde bu on kök ve on dal, âlemin hükümdarı bu ağacı büyütüp geliştirsin diye açıklanmıştır. Bundan dolayı onun, haftada bir günü Rabbine ibadet için ayırması ve o günde ahiret işleriyle meşgul olması uygun olur. Bu ise, cuma günüdür. Kuşkusuz cuma, müminlerin bayram günüdür ki, onda gizli ya da açıktan dua edip, ihtiyacını dile getiren herkesin Allah tarafından duasının kabul edilip, her türlü ihtiyacının görüldüğü bir zaman vardır.

Yedi günden bir gününü Rabbine hizmet için ayırsan, ne olur sanki? Ne kaybedersin? Bu şu örneğe benzer: Senin bir kölen var ve kalan altı gündeki hatalarını telafi etmesi için sen haftada sadece bir gününü sana hizmete ayırmasını ondan istiyorsun. Bu köle bu konuda emrine karşı gelse, sen ona hiç değer vermezsin. Hâlbuki o köleyi sen yaratmadın! Onun senin kölen olması da sözün gerçek anlamında bir kölelik değildir.

Ey iktidar sahibi!

Sen Allah’ın yarattığı bir mahlûksun ve gerçekten onun kölesisin (kulusun). Emrindeki kölenin yapmasından hoşlanmadığın şeyleri sen de yapmaktan hoşnut olmamalısın. Cuma gecesi oruca kalk; buna perşembeyi ekleyebilirsen bu çok daha güzel olur. Cuma sabahı erkenden kalk, yıkan ve seni vakarlı gösteren, namaza engel bir durumu bulunmayan ve ipekten yapılmış olmayan elbiseni giyin!
Sabah namazını cemaatle kıl ve güneş doğuncaya kadar kimseyle konuşma! Kıbleden başka yöne dönme, teşbihi eline al ve bin kez, “La ilahe ilâh Muhammedün Resûlullah” de! Güneş doğduktan sonra birini çağır sana bu kitabı okusun. Bu kitaptakiler hafızanda iyice yer etsin diye bu okumaları her cuma sürdür. Kitap okuma işi bittikten sonra dört rekât namaz kıl ve ardından kuşluk vaktine kadar Allah’ı teşbih et! Bu namazın sevabı, özellikle cuma günleri, oldukça büyüktür, iktidar koltuğunda ya da yalnız başına iken şu duayı devamlı oku: “Allahümme salli ala Muhammedîn ve alâ âli Muhammed”. Yine o günde imkân bulabilirsen, Allah için sadakalar ver! Haftanın bir gününü bu şekilde Allah’a ayır ki, O da haftanın kalan günlerindeki hatalarını bu sebeple temizlesin.

Kaynakça:

  1. İbrahim, 24

Gençlerin En Hayırlısı

Gençlerin En Hayırlısı

Resûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz, “Gençlerinizin en iyisi, ihtiyarlarınıza benzeyenlerdir. İhtiyarlarınızın en kötüsü de gençlerinize benzeyenlerdir.”1 buyurmuştur.

İnsanı kötülüğe götüren şeylerden uzak durmakta ihtiyarlar gençlere kıyasla daha temkinlidirler. Bunun aksine gençler de arzu ve heveslerine uymakta yaşlılara nazaran kendilerini daha serbest hissederler. İşte bu hadis, gençlerin ve ihtiyarların bu özelliklerine atıfta bulunarak gençlerin en hayırlısının ihtiyarlara, yaşlıların en şerefli sinin de gençlere benzeyenler olduğunu ifade etmektedir.

Hayırlı gençlerin ihtiyarlara benzetilmesinden kasıt, kılık-kıyâfette birbirlerini taklit etmek veya saçların ağarması, dökülmesi, yüzlerin kırışması değildir.Manen benzetmekten bahsedilir.İman eden yaşlılar her an ölüm korkusuyla yaşarlar , ibadetlerini eksiksiz yerine getirmeye çalışırlar, kendilerini bu dünyanın yolcusu hissedip ahirete azık hazırlarlar.Bu manada hayırlı genç odur ki yaşlılar gibi her an ölümü hatırlar, ahiret için çalışıp çabalar, Allah’ın rızası peşinden koşar .

Diğer yandan yaşlıların en şerlisi olarak tanımlanan kişiler gençlere heveslenip özenenler olarak belirtilmiştir.Sebebi ise gençler döneminin en aktif zamanını yaşayan, ölümü akıllarının ucuna dahi getirmeyen kimseler olarak görülür.Bu manada kendisine ölümün yaklaştığı yaşlılar Allah’a itaatten ayrılıp gençlik heveslerinin peşine düşmesi onun şerli kimseler olarak gösterilmesine yol açmıştır.

Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) diğer bir Hadis-i Şerif’te ise : “Allah gençliğini Kendisine itaat dairesinde geçiren genci sever.”2 buyurmuştur.

Birçok hadisi şerifte de zikredilen bu önemli husus, gençlik çağlarının önemini bizlere hatırlatmaktadır. Rabbim bizleri :

Kanının deli gibi aktığı gençlik çağlarını,

Nefsi ve şehevi duygularının en zirvede olduğu ömrün o en hareketli safhalarını Allah’a ibadet ve taat çizgisi içerisinde geçiren, bahtiyar kullarından eylesin. Amin.

Kaynakça

  1. (Heysemî, Mecmau’z-Zevaid, X/270; İbn Hacer, el-Metalibu’l-Aliye, III/3; Feyzü’-l Kadîr, 15:776).

  2. (Abdullah b. Ömer’den r.a, Abdullah b. Mübarek, Kitabüz-Zühd ve’r-Rekaik,hadis n : 464 ; Acluni, Keşfu’l-Hafa 1/286 hadis no 748; Sehavi )

Osmanlı İmparatorluğunda Birlikte Yaşama Kültürü

Osmanlı İmparatorluğunda Birlikte Yaşama Kültürü

Osmanlı İmparatorluğunda Birlikte Yaşama Kültürü Üzerine Bir Vakıa Çalışması: 19. yy’da Bağdat Eyaleti

Osmanlı İmparatorluğu’nda birlikte yaşama kültü­rünün varlığına, hem imparatorluğun çok uluslu, çok dinli ve çok kültürlü olarak ömrünü tamamlaması hem de uzun ömürlü oluşu başlı başına birer delildir. Birlikte yaşama kültürünün oluşmasında imparatorluğun kurucu unsuru olan Türklerin devlet kurma ve farklı unsurları yö­netme tecrübesinin yanında, imparatorluğun temel değerler sistemini oluşturan İslami değerlerin temel role sahip olma­sı, en önemli etken olarak görülür. Müslümanların Hicret’ten başlamak üzere, başka inançlara mensup kurum ve kişilerle kurduğu ilişki biçimi1, birlikte yaşama kültürüne sahip olma geleneğini de birlikte getirmiştir. Bu değerlerin Osmanlı sis­teminin merkezine oturtulmuş olmasında, özellikle kuruluş döneminde, tarikatların önemli roller üstlenmesinin etkili olduğu görülür.

Edebiyatımızda yapacağımız hızlı bir gezi, ötekileştirme ve dışlama kültürünün nasıl evrildiğine ilişkin çarpıcı veriler sağlar. Yunus Emre’nin Bir kez gönül yıktın ise o kıldığın namaz değil, yetmiş iki millet dahi elin yüzün yumaz değil dörtlüğü, hem bir öz eleştiri kültürünü hem de Müslüman olmakta esas olanın, dinin direği namaz kadar diğerine sevgi ve saygının olduğuna duyulan inancı da temsil etmektedir. E Aliye’nin Muhâdarât romanında, İstanbul dışından gelen Fâ- zıla’nm üvey annesi Calibe’nin güzelliği tarif edilirken, şiveli Türkçesinin temel güzellik unsuru olduğu görülür. Uşaklıgil’in Aşk-ı Memnu’sunda Beşir’in siyahı, Habeşî ve ailenin hizmetli­lerinden olmasına rağmen ailenin normal bir üyesi olarak na­zmın çekilmesi ve kanaatlerinin herhangi bir üye gibi dikkate alınması dikkat çekicidir. Bu durum Bilal-i Habeşî’in ilk Müs- lümanlardan olma şerefine nail olduğundan beri İslami kültürel değerlerin, ırkından ve renginden dolayı insanları dışlamayışım çağrıştırmaktadır. Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın romanlarında, bir konağın hizmetlileri ile hanımlarının aynı tandırın başın­da oturup ısınmaları, hizmetli kızların evin küçük beyleri ile evliliklerinin mümkün olduğu gözlemlenir, üstelik zengin oğ- lan-fakir kız zelzele veya kıvançları olmadan. Günümüzde bir ahir zaman dervişinin “kişi, masumların canını alan her hain kurşundan kendine bir yara almadıkça insan olamazönerme­sinde birlikte iyi olabilmenin, insanım diyen herkesin mesuli­yeti olarak kaydedilmesi ise “ötekileştirme ve dışlamanın” nasıl dışlandığına dair kadim bakışın günümüze kadar uzanmış bir örneğidir. Hülasa bu örnekler, Reşat Nuri romanlarında net bir ötekileştirme sıfatı olarak kullanılan “dışarlıklı” kavramının 20. yy. başlarına kadar dolaşıma sokulmadığını göstermektedir. Bu tarihten itibaren yaygınlaşmaya başlayacak ötekileştirme ve dışlama kampanyası ise sadece gayrimüslim unsurları değil Müslüman ve İstanbul’dan olmayan geniş halk kitlelerini de hedef alacaktır.

Osmanlıda ötekileştirme ve dışlama kültürünün nasıl evril- diğinin anlaşılmasında tarih de edebiyat kadar önemli bilgiler sağlamaktadır. 19. yüzyılın başlangıcından itibaren Osmanlıda birlikte yaşamaya yönelik güçlüklerin ortaya çıkması ile yaban­cı müdahaleler arasındaki paralellikler, devletin gücünün azal­ması, paylaşılan pastanın küçülmesi ve dolayısıyla paydaşların karşı karşıya gelmeleri ile açıklanır. Bu makalede, “bu güçlükler mi yabancı müdahaleyi hızlandırmış yoksa yabancı müdahale mi birlikte yaşama kültürünü olumsuz etkilemiştir” sorusuna, Bağdat Eyaleti örneğinde ve 1798–1856 tarihi kesitinde cevap aranmaktadır. Bu çerçevede, önce Osmanlı toplumunda birlikte yaşama kültürünün hukuki ve tarihsel arka planına bakılacak, ardından da bu kültürün 19. yüzyıl Bağdat Eyaleti’nde hasara uğraması, uluslararası siyasi gelişmelerle birlikte değerlendiri­lecektir.

1 Medine Vesikası ya da Birlikte Yaşama Anayasası için Bkz. Ahmet Da- vutoğlu, “Devlet”, DİA, C. 9, s. 237; R. B. Serjeant, The Sunnahjami’ah, pacts with the Yathrib Jews, and the Tahrim of Yathrib: Analysis and translation of the documents comprised in the so-called “Constitution of Medina.” Bulletin of theSchool of Oriental andAfrican Studies”, Uni­versity of London, Vol. 41, №1. 1978, s.4.

Osmanlı Toplumunda Birlikte Yaşama Kültürüne Kısa Bir Bakış

Modern zamanların, farklı etnik, dinî ve mezhep ve bölge­sel unsurların birlikte yaşaması kültürüne mani olarak görülen dışlama ve ötekileştirme gibi olgularının, kadim Osmanlı top­lumunda ulus devletlere nazaran seyrek görüldüğü söylenebi­lir. Osmanlıda farklı unsurların birlikte yaşamasını mümkün kılan sistem ve bu sistemin kavramları, günümüz dünyasının kavram ve önceliklerinden farklıdır. İmparatorluğun değerle­ri adaleti, rıza ve ihtiyar olmayı modern dünya ise hürriyeti öncelemektedir. İmparatorluğun hemen her bölgesinden ve çok çeşitli etnik unsurlarından gelen devlet adamları, ulema sınıfı mensupları, tarikat şeyhleri ve edebiyatçılar gibi toplum­da önemli bir yere sahip olan kimselerin Buharî, Pargalı, Kay­serili, Erzurumlu, Merzifonlu, Nevşehirli, Lofçalı, Bayburtlu, Halebî gibi sıfatlarını tüm Osmanlı topraklarında kullanabilmiş olmaları, bölgesel ve etnik ötekileştirmenin önemsiz olduğunu göstermektedir. Bu kimselerin bu sıfatlan taşımaktan ne iftihar ettikleri ne de yüksündükleri, sadece otantik köklerine işaret ettikleri neredeyse kesindir.

Bu kültürün nasıl oluştuğu hakkında, İslamiyet’in Arap Ya­rımadası dışına taşınmasındaki seyrine yönelik iktisat tarihçisi Heyd’in görüşleri dikkat çekicidir. Müslümanların savaş sıra­sında dahi ekilmiş topraklan ve toprağa bağlı olan halkı gözet­meleri, fethettikleri ülkelerde egemenlik haklarını sıkılganlıkla örgütlemeleri, gittikleri yerdeki yerel kültürü ve hukuku örfî hukuk olarak tanımaları sadece fetih sürecini ve İslamiyet’in kabul edilme sürecini hızlandırmaz, aynı zamanda ticari ha­yatı ve ekonomik gelişmeyi de teşvik eder. Dünyanın değişik yerlerinden gelen insanların kaynaşmasını temin eden haccm, iktisadi kalkınmayı hızlandırdığını iddia eden Heyd, bu kal­kınmayı da üretime yani el emeği ihtiva eden metalara değer verilmesi ve Kur’ân-ı Kerim’e göre Cenab-ı Hakk’m bundan hoşnut olması ile ilişkilendirir.

Goodwin, belli Arap kabilelerinin hâkimiyetinde olan Şam’dan farklı olarak Hilafet’in merkezi olan Bağdat’ın, Arap- lardan başka Türkmen, Hint, Acem ve başka unsurları da içer­mesinin İslam’ın evrenselleşmesindeki rolü üzerinde durur. Ona göre Bağdat merkezli olarak kurulan Abbasi Devleti’nin (750–1258) dili Arapça olmuşsa da, çok kültürlü karakterinde Arap kanı gittikçe seyrelmiş tir. İslam hukukundan bir sapma olarak değerlendirilen ve Emevî Devleti’nin yaygın olarak istis­mar ettiği mevâlî uygulamasına karşı çıkan Abbasiler, eşitlik ilkesine önem vermişlerdir. Abbasi Devleti, 1258 yılındaki Moğol istilasını takiben dağılmaya başlamış, bilim, sanat, ke­lam, idare ve mimari gibi alanlardaki birikimi Çin’den Ispan­ya’ya kadar dünyaya dağılmış, askeri dehası ise İslamiyet’i Doğu Avrupa’nın derinlerine kadar taşıyacak Türklere aktarılmıştır.

Birlikte yaşama kültürünün inşasında tarikatların, Selçuklu devrinde ve Osmanlı Beyliği’nin devlet olarak teşekkülünde kurucu unsurlardan olmasının büyük payı olduğu görülür. Tarikatların bu etkisinin, Peygamber ve Ehl-i Beyt sevgisi sa­yesinde, Şiî ve Sünnî karşıtlığını önemsizleştirdiği iddia edi­lir. Şihabeddin Sühreverdî (ö. 1234), Evhadeddin Kirmanî (ö. 1237), İbn Arabî (ö. 1240), Şems-i Tebrizî (ö. 1247), Ahi Evran (ö. 1261), Mevlâna Celâleddin Rûmî (ö. 1273), Sadreddin Ko- nevî (ö. 1273), Yunus Emre (Ö.1342) gibi düşünürler, yalnızca halkın değil devlet adamlarının üzerinde de tesirli olmuşlar ve gayrimüslimlere yönelik devlet davranışını şekillendirmişler­dir. Bir dizinde bir ceylanı diğerinde bir aslanı sulh içinde tutabilmekle tasvir edilen Horasan Erenleri’nden Hacı Bektaş-ı Velî’nin, Anadolu’nun İslamlaşmasındaki rolüne Evliya Çelebi işaret etmektedir. Barkan, bu süreci, “Osmanlı İmparatorluğu teessüs etmeğe başladığı zaman, bu kadar geniş hudutlar için­de kaynaşmakta olan bir âlemin dört bucağında tekevvün eden dini ve sosyal cereyanları, bilgi ve tecrübeye sahip insanları ve manevi kuvvetleri kendi arkasında buldu.” cümlesiyle özetler.

Barkan’a göre Köprülü, imparatorluğun muhtelif unsur­lardan oluşmasını, her büyük imparatorluk için sarayın bir müddet sonra atsızlar ve soysuzlardan mürekkep bir Kapu- kulu sınıfı yaratması ile açıklar. Bu durum Abbasi ve Bizans Devletlerinde olduğu gibi Osmanlıda da kozmopolitleşmeyi beraberinde getirmiştir. Kozmopolitleşme ise geniş kitlelerin merkeze yönelik nza ve beklentilerini artırdığı gibi devletin meşruiyetini de derinleştirmiştir. Guy Burak, Abbasi ve Osman­lı hukuk sistemlerindeki benzerliğe işaret ederek Osmanlılann da Abbasiler gibi Hanefi Mezhebini takip ederek, hukukun üstünlüğü ve yargıçların bağımsızlığı ilkesini tatbik ettiğini id­dia eder. Dil konusunda da, Abbasi Devleti’nin sözü edilen birikiminin Osmanlı tarafından devralmdığı ve sürdürüldüğü görülür. Kamus-i Türkî’nin dayandığı eserlerden birisinin, Ab­basiler devrinde yazılmış olan Hulasa-i Abbasi Lügati’ olması, bu tevarüsün ve uzun dönemli etkinin önemli bir göstergesidir.

Fatih’le başlayan klasik dönemde gayrimüslimlerin du­rumu, İslam hukukunun bir gereği olarak kanunî bir zemi­ne oturtulmuştur. Bir bölgenin Darü’l İslam’a katılmasından sonra buradaki kitap ehlinin bir ahitname, hukuk ve himaye bahşedici bir ahit ile İslam devletinin idaresi altına girmesinden doğan bir teşkilat olarak tanımlanan Osmanlı millet sistemi, gayrimüslimlerle birlikte yaşamayı mümkün kılan bir yapıdır. Lewis, Ortadoğu’daki gayrimüslim nüfusu değerlendirirken, İslam İmparatorluğu’nun kurulmasıyla bölgede Hristiyan nüfu­sun yok edilmediğini, bölgeye Haçlılar gelene kadar Müslüman komşuları ile birlikte barış içinde yaşadıklarını belirtir. Ancak Haçlıların çatışma ve şüphe miraslarının bu ilişkiyi bozduğu kaydedilir. Lewis, Batıkların bölgeye tekrar girişlerinde aynı Hristiyan tebaanın, Batının giriş kapısı olduklarını da kayde­der. Basra ve Bağdat’ta İngiliz konsoloslarının, herhangi bir sebeple yerlerinden ayrılma durumunda vekil konsolos olarak yerlerini hemen her zaman Osmanlı tebaası Ermeni tüccarlara bırakmaları, Konsoloshane personelinin aynı insanlardan seçil­mesi, Lewis’in iddiasını desteklemektedir.25

Batıkların Osmanlı ülkesine girişlerinde Hristiyan tebaa­nın nasıl rol oynadığıyla ilgili dragomanlık mesleği önemli bir örnek oluşturmaktadır Avrupalı devletler dragoman, acente, perakendeci ve denizci gibi personellerini Osmanlı tebaası olan gayrimüslimlerden seçerler. Dragomanlann bir himaye/ protege-sistemi ile “beratlı” olarak konumlandırılması, hem Osmanlı tebaası olma vasfını muhafaza etme hem yabancı dev­letler için çalışma hakkını sağlamıştır. Ancak iki hukuki statüyü aynı anda elinde bulundurma hâli, istismar edilmiştir. 1795’te İngiltere büyükelçisi Robert Liston, bazı dragomanlann ellerin­deki patenti dahi okuyamadıklarını rapor etmiştir27 Hristiyan unsurların ayrıcalıklı ve Avrupalılar lehine konumlanışı, 1856 Islahat Fermanı ile gelen haklarla da birleşince Osmanlı tebaa­sının tepkisi ile karşılaşmış, ancak bu hakların artırılmasından kaynaklı çatışmaların, gayrimüslim unsurların kendi aralarında daha yaygın olduğu görülmüştür.

Birlikte yaşama kültürünün hem geliştirildiği hem de uy­gulandığı bir serhat eyaleti olan Bağdat, belki de bu özelliği yüzünden de bu kültürün bozulmasında rol oynamış yabancı müdahalelerin hedefi hâline gelmiştir. Bu yabancı müdahaleler, o tarihe kadar birlikte yaşayabilmiş farklı unsurların aralarına husumet sokulması, müreffeh “yeni hayatlar” vaat edilmesi, dönüştürülmesi ve araçsallaştırılmalarıyla gerçekleştirilmiştir.

Osmanlı Bağdat’ında Birlikte Yaşama Kültürü ve Yabancı Müdahaleler

Osmanlı Irak’mda çeşitli etnik ve dinî unsurlar ve bu un­surlar üzerinden bu coğrafyaya nüfuz etmeye çalışan yabancı müdahaleler olmasına rağmen Bağdat Valilerinin, burada siyasi varlıklarını ve görece istikran sürdürebilmeleri, millet siste­minden başka siyasi yetkinlikleri, becerileri ve güçlü devlet adamları olmaları ile de ilgilidir. Zira, yabancı müdahaleler ve reformlar, bu sistemin dokusunu hasara uğratmış fakat Bağdat Valileri, merkezin de katkısıyla, istikrarı temin etmek için yeni şartlara değişik ölçülerde uyum sağlayabilmişlerdir.

Lloyd, 1500’lere kadar İran nüfuzu nedeniyle baskı altında olan sünnî ve gayrimüslim unsurların statüsünün normalleş­mesini, Osmanlı idaresinin Bağdat’ta tesis edilmesi ile başlatır. Dört sünnî mezhepten biri olan Hanefiliğin kurucusu İmam-ı Âzam Ebû Hanife ile büyük mutasavvıflarından Abdülkadir Geylanî’nin türbelerinin Bağdat’ta bulunması ve aynca Hindis­tan Müslümanları ile bağlantı noktası oluşturması, bölgenin Osmanlı Devleti açısından önemini artırmıştır. Safevî Devle­tinin, Osmanlının Doğu ile-Türkistan ve Hindistan’a temas etmesini önleyecek coğrafi bir blok olarak konumlanışı, bu bloğu aşmak için Osmanlı Devletinin Basra Körfezinde siyasi etkinliğini zorunlu hâle getirmiştir. Hz. Ali’nin mezarı ve ate- bât tabir edilen Şiîlerin kutsal mekânlarının ve Necef, Kerbelâ, Kâzımiye ve Samarrâ gibi şehirlerde Şiî imamların mezarlarının bulunması ise Şiî Müslümanlar açısından Bağdat’ın önemine işaret etmektedir.

Sultan Süleyman’ın Halife-i Rûy-i Zemin sıfatını taşımaya başlamasıyla tüm dünya Müslümanlanna verdiği kapsayıcı mesaj kadar, 1534’de Bağdat’ı fetheder fethetmez yukarıda zik­redilen dinî mekânları ziyaret etmesi ve onanmlannı yaptırma­sıyla Bağdat Şiîlerine verdiği mesaj da önemlidir. 1639 Kasr-ı Şirin Anlaşmasından sonra 1732, 1743 ve 1747 tarihlerinde İran’ın Bağdat’a girme çabaları akim kalmış ve İran-Bağdat Eyaleti sının 1890 yılma kadar küçük çaplı sınır mücadele­leri haricinde istikrarını korumuştur. 1650’lerde Bağdat’taki Osmanlı idaresi modern Arabistan’ın toprakları olan Necid ve Ahsa’ya kadar uzatılmış, şiî ve sûfi pratiğini sapma olarak kabul edip Osmanlı idaresini reddeden Necid kökenli Vahha- bilerin 1801’de Kerbelâ ve Necef gibi kutsal bölgelere saldırılan durdurulmuştur. En etkin Bağdat Valilerinden birisi olan Davut Paşa (1817–1831), dinî bilgisinin enginliği sayesinde sünnî ve şiî ulema ile devlet ilişkilerini etkin bir şekilde yönetebilmiş, eyaleti Vahhabi akımından koruyabilmiş ve Vahhabiler’e karşı ulemanın desteğini devletin yanma çekebilmiştir.

Bölgede İngiliz görevli E Jones, bir mektubunda, Yahudile- rin ve Hristiyanlann başka yerlerde sahip olmadıkları imtiyaz­lara burada sahip olduklarını ve gayrimüslim unsurların fazla­sıyla hoş görüldüklerini kaydetmektedir. Ödemekle yükümlü oldukları yıllık vergilerin haraçtan ibaret olduğunu kaydeden F. Jones, bu verginin gayrimüslimleri, zavallı Müslümanların mecbur olduğu askerlik hizmetinden muaf tuttuğunun da altını çizmektedir. Yahudilerin tüm Osmanlı ülkesinde, diğer hiçbir Avrupa ülkesinde sahip olmadıkları toplumsal mevkilerinden bahseden E Jones, Osmanlı ülkesinde tüm Hristiyan mezhep­lerinin kendi kilise ve mezarlıklarının bulunduğunu da kaydet­mektedir. Massacre/ kılıçtan geçirme gibi uygulamaların ender olduğunu da belirten E Jones, bunun Müslümanlar da dahil sadece devlete karşı isyan eden gruplar için uygulandığını tes­pit etmekte, Hristiyanlann burada mutlak bir özgürlüğe sahip olmasalar da huzur içinde yaşadıklarım eklemektedir.

Bağdat’ta birlikte yaşama kültürü, bölgenin uluslararası siyasetin merkezine çekilmesi ve dünya güçlerinin buradaki siyasi hesaplaşmaları nedeniyle bozulmaya başlamıştır. Bu da bölgedeki farklı unsurları himaye etmek suretiyle kendi yanla­rına çekme çabasıyla gerçekleşmiştir. Bağdat’ta farklı unsurların himayesi önce Fransa-İngiltere daha sonra Rusya-İngiltere nü­fuz mücadelesinin bir uzantısı olarak ortaya çıkar. İngiltere’nin Doğu’ya yönelmesinin arkasındaki sebepleri, bu ülkenin Kuzey Amerika’daki kolonilerini kaybetmesi ile açıklayan Perry, bu süreçte misyonerliğin rolünü bir nüfuz artırma aracı olarak ta­nımlar. Katoliklerin Fransız Devrimi nedeniyle güç kaybetmesi, protestanlann güçlenmesi ile sonuçlanmıştır. Katoliklerin nüfuz boşluğunu ulusal kiliseler üzerinden dolduran ulus devletler, misyonerlik faaliyetlerini ulusal çıkarları doğrultusunda kul­lanmışlardır. Protestan misyonerlik faaliyetleri, sömürgeciliğin bir aracı hâline gelmiştir. Misyonerliğin başlangıçta Yahudileri hedeflediği görülmektedir. London Society, İngiltere’nin mis­yonerlik faaliyetlerini yürüten en önemli kurumdur. Avrupa Yahudilerine yönelik faaliyetlerinden sonra Osmanlı toprakla­rında yaşayan Yahudiler de topluluğun ilgi alanına girmiştir.

İngiltere’nin Bağdat Konsolosu Jones, 1798’de Bonapar- te’nin Mısır’ı işgalini takiben, Bağdat’ı Fransız unsurlardan temizlemek üzere bölgeye atanır. Jones’un halefi Rich (1808–1821) ise atandığı tarihten itibaren Bağdat’ın gayrimüslim un­surlarını Bağdat Valisi aleyhine kışkırtmaya başlar. Misyoner­lik faaliyetlerini de yönlendiren İngiltere Bağdat Konsolosları, Fransızlardan sonra Rusya ile rekabet etmeye başlarlar. Kural bellidir: Daha çok unsuru kendi tarafına çeken devlet, Bağ­dat’ta daha fazla nüfuz elde edecek ve Uzak Doğu üzerinde etkin olacaktır. Avusturya Manastırı’nm 1815’te Rich’e Bağdat Katoliklerinin himayesi ruhsatını vermesi, Bonaparte’a karşı Avusturya-İngiltere ittifakının bir uzantısıdır. Heterodoks Ye- zidiler de Rich’in ilgi alanına girer. Rich, Yezidileri cesur, canlı ve misafirperver olarak tanımladıktan sonra İngiliz yönetimi altında onlardan pek çok mana çıkartılabileceğini belirtir. Ba­yan Rich’in, kralın doğum günü kutlamalarına Bağdat halkının iştirak edişine yönelik değerlendirmesinde, İngiltere Kralı için Bağdat halkının yeni padişahı tabirini kullanabilmiş olması ve Rich’in Yezidilere yönelik görüşleri, hülasa kendilerine biçtik­leri veya verilen misyonun kapsamı ile resmî görev kapsamları açık bir çelişki hâlindedir. Bu faaliyetlerin Davut Paşa tarafın­dan fark edilmesi ise konsolosla Valinin karşı karşıya gelmesiyle ile sonuçlanmıştır.

Rich’ten sonra Bağdat Konsolosu olan ve Ermeni tebaadan bir hanımla evli olan Taylor’un (1822–1843) Bağdat Erme- nileri ile olan ilişkileri artık organik ilişkilerdir. Şiraz’da okul müdürü olarak görev yapacak Zaremba adında bir Ermeni’nin maaşı, Misyoner Groves ve Taylor tarafından ödenir. Bu kardeş­lerinin yeterince Hristiyanlaşmadığım imlemek için Zaremba, hâlâ keskin bir Ermeni bulunarak eleştirilmektedir. Ermeni tüccarlann bu süreçte din kitapları ticaretiyle iştigal ettikleri görülmektedir. Gerek İran gerek Osmanlı Devleti’ndeki kiliseler ve buralardaki papazlarla kadim ilişkileri olan Ermeni tüccarla­rın, kitap ihtiyacı konusunda neredeyse bir tekel gibi çalıştıkları görülmektedir. Bağdat’ta Alman Yahudilerinin faaliyetlerini de gözlemleyen ve onlarla rekabet içinde olan Groves, Bağdat Ya- hudilerine İngilizce ve Eski Ahit öğreterek onların tanassuruna vesile olacağına inanır. Bağdat Yahudilerinin misyonerlik faali­yetlerine karşı, buralı Müslümanlardan ve Hristiyanlardan daha tepkisel olduğu da kaydedilir. Diğer taraftan yoksul Yahudi çocuklarının eğitim ihtiyaçlarının bir fırsat olduğu, acilen onla­ra İbranice olarak eğitim verecek personele ihtiyaç duyulduğu, bunun tanassur etmeleri için çok önemli bir aşama olacağı ifade edilmektedir. Bağdat’ta birçok Yahudi’nin İngiliz himayesinde olmasının işlerini kolaylaştıracağı da eklenmektedir.

1848–1849 senelerinde “London Missionary Society” tara­fından ilave bir görevle görevlendirilen devrin Bağdat Konso­losu Rawlinson (1843–1849 ve 1851–1855), bu maksatla Hristiyanlann yaşadığı bölgelerde araştırmalar yapar. Kendisinden Hebrew lisanındaki birikimi noktasında da istifade edilir. Bir mektubunda Türk Ermenistan’ı diye bahsettiği bölgedeki Ermenilerin pozisyonuna yönelik değerlendirmeler yapar. Bu durum bir taraftan da Kırım Savaşı sonrasında Paris Konferan­sındaki gayrimüslim tebaaya yönelik konuların savaş sürecinde belirginleşmeye başladığına da işaret etmektedir. İngiltere’nin bu süreçte çekindiği konulardan birisi de, Rusların, Ermenileri kendi taraflarına çekerek Hindistan’a giden yeni bir kanalın bu vesileyle açılmasıdır.

1856 Paris Konferansı, meseleye bir de dinî boyut kazan­dırır. İngiltere, Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde reform­ların uygulanmasının takibi çerçevesinde Hristiyan tebaanın himayesine soyunacaktır. Bağdat Vilayeti’nde 1856’ya gelin­diğinde Konsoloshane ile gayrimüslim tebaa arasında iktisadi çıkarlara da dayanan bir işbirliği çoktan tesis edilmiştir. Ko- cabaşoğlu’nun Islahat gözcülüğünden reform jandarmalığına geçiş olarak nitelendirdiği bu süreçte, konsolosların istihbarat ve denetim fonksiyonu, İngiltere’nin Osmanlı içişlerine müda­hale hakkını meşru hâle getirmiştir. İngiltere, 1798’den beri himaye ederek kendisine bağlı ve bağımlı kıldığı gayrimüslim unsurlar üzerinde Paris Konferansı ile üstlenmiş olduğu reform jandarmalığı rolünü icra edebilecektir. Gayrimüslim tebaanın himayesi İngiltere açısından Irak içişlerine müdahil olmanın bir aracı olmakla beraber stratejik bir önem de taşımaktadır. Rawlinson’m, özellikle Kırım Savaşı öncesinde ve sırasında Rus­ya’nın Hindistan’a ulaşma noktasında Irak gayrimüslimlerini kendisine basamak olarak kullanma tehlikesi ve Rus ajanlarının faaliyetlerini düzenli olarak İngiliz Dışişlerine rapor etmesi, savaş sonrası için İngiltere’nin Hristiyanlann himayesi nokta­sındaki farkmdalığım artırmıştır.

Ancak Hristiyanlann bu şekilde himaye edilmesi Kürtle- rin, özellikle Musul ve Süleymaniye’de tepkisi ile sonuçlanır. 16 Mayıs 1854 tarihinde Musul Amerikan Misyonerlerinin bölgedeki İngiliz konsolosları ile işbirliği ve bu cemiyetlerin Konsolosluğun buradaki birikiminden istifade ettiği değişik kaynaklar tarafından teyit edilmektedir. Başka bir evrak, Mu­sul’da Kürtlerin isyanı ekseninde Fransız-İngiliz işbirliğini de göstermektedir. Böylece Fransa karşıtlığı ile başlayan Bağdat temsili, 60 sene sonra Hristiyanlann Rus nüfuzuna karşı hima­yesi için Fransa işbirliği ile devam etmiştir.

Bağdat’ta toplumsal dokuyu temelden sarsan ve sıkıntıları günümüze kadar süren Şiî unsurların kışkırtılması, İngiltere tarafından muhtelif araçlar kullanılarak yapılmıştır. Bunlardan biri de, Hindistan’dan Sultan Gaziuddin Haydar’m (1814­1827) Necef ve Kerbela mücahitlerine dağıtılmak üzere ba­ğışladığı ve Oudh Bequest adı verilen, dağıtımı 1840’lardan I. Dünya Savaşı’na kadar sürecek olan büyük çaplı hayırdır. Longrigg’in “İngiltere’nin hayırseverliği” olarak takdim ettiği66 Oudh Bequest konusunda Litvak, farklı düşünür. Ona göre bu bağış, Şiî ulemanın Bağdat’taki önem ve kullanışlılığını anlayan İngiltere tarafından istismar edilmiş ve mirasa tevarüs edenler İngiltere’nin yanma çekilmiştir.

İngiliz Konsolosları gayrimüslim tebaadan başka Kürt ve Arap aşiretlerini de kendi yanlarına çekme yoluna gitmişler­dir. Bağdat Valileri, kuzeyde Kürt aşiretlerini, oluşturdukları siyasi ve askerî mutabakatın bir parçası hâline getirdikleri an Bağdat’ta siyasi istikrarı ve de İran sınırında sükûneti temin etmişlerdir. Nevvar, Rich’in Süleymaniye’de Baban Beylerini birbirlerine karşı kışkırtması sonucu bu beylerden Abdullah Paşa’yı kendi tarafına çektiğini tespit eder. Rich, Süleymaniye Mütesellimi Mahmut Paşa’nm Davut Paşa’ya anlaşılmaz bağlılı­ğının ve saygısının sadece dinî duygularından kaynaklandığını belirterek Mahmut Paşa’nm Davut Paşa’dan “Efendimiz” diye bahsetmesini melankoli olarak değerlendirir.69 Kınm Savaşı sırasında ise Ruslar ve İngilizler Kürtleri kendi taraflarına çekme kavgasına girerler.70

Sonuç

Bağdat’ta Arap aşiretlerinin Osmanlı aleyhine kışkırtılmaları ve İngiltere tarafına çekilmeleri, Batı tipi Arap milliyetçiliğinin doğmasını ve buradaki sistemle çatışmasını da beraberinde ge­tirmiştir. Doğal olarak mevcut yapıyla Batı tipi milliyetçilik ara­sında hem terim hem de tarihî arka plan açısından da uyuşmaz­lıklar olmuştur. Bizatihî millet sözünün (nation) ve milliyetçilik (nationalisme) gibi terimlerin tercümesi olamayacağı açıktır. Babıâli ise bu yabancı müdahalelere Tanzimat’ın bölgede uy­gulanması, Mekteb-i Sultanîlerin yaygınlaştırılması, aşiretlerin iskânı, tanmm modernleştirilmesi gibi merkezî reform politi­kalarıyla mukabele etmiştir. Kurşun’a göre BabIâli’nin, eyaletin merkezle bağını güçlendirme siyasetinin uzantısı olan reform­lar, İngiltere’nin nüfuz kurma tazyikini artırmıştır. Ortaylı, 19. yüzyılda Osmanlı millet teşkilatının yeniden düzenlenmesini; asnn çetin şartlan da göz önüne alındığında, dahiyane bir buluş olarak değerlendirir. 73 Özetle II. Abdülhamit devrinin, eğitimin geliştirilmesi, tanm ve idari alandaki reformlar ve Aşiret Mek­tepleri gibi uygulamalarıyla, Bağdat’taki birlikte yaşama kültürü restore edilmeye çalışılmış, ancak bu kültür I. Dünya Savaşı ile birlikte ortadan kaybolmuştur.

Kendisi de Iraklı olan Tikritî, Osmanlı yönetiminin bu çok uluslu, çok dinli ve çok kültürlü bölgedeki başarısını, I. Dün­ya Savaşı’ndan bugüne değin yaşanmış gelişmelerin de ışığın­da şöyle değerlendirmektedir: “19. yüzyıl’m sonlarında bugün Iraklı denen insanların çoğunluğu, kendilerini, Basra’dan Bos­na’ya, Kars’tan Kahire’ye kadar uzanan Müslüman Osmanlı teşebbüsünün üyeleri olarak hissederlerdi. Osmanlıdan bugüne Irak’ıyöneten modernyöneticilerin, dört yüz sene boyunca bu­rayı yöneten Osmanlıların başardığı bağlılık ve birlik seviyesine ulaştıkları hayli şüphelidir. Irak’ı Osmanlılardan başka hiçbir güç, ne Babilliler ne Asurlular ne Acemler ne Romalılar ne Part­lar ne Sasaniler ve hatta ne Abbasiler bu kadar uzun süre ve bu kadar iyi yönetebilmişlerdir.” Bu kültürün yabancıların müda­halesiyle ortadan kalkması sürecinde paradoksal bir şekilde ve Tikriti’nin ifadeleriyle bir yandan İstanbul’da Mekteb-i Mülkiye gibi okullarda eğitilmiş Arap idareciler Osmanlı’ya karşı İngiliz teşvikiyle Modern Irak’ı kurmuş, diğer yandan Altıncı Ordu-yu Hümâyûn’da tecrübe kazanmış ya da Mekteb-i Harbiye’de eği­tim görmüş Arap subay ve askerler de aynı dönemde Çanak­kale’de şehit düşmüşlerdir. Himaye ve misyonerlik faaliyetleri ile yeni bir hayata inandırılan gayrimüslim tebaanın çoğunluğu ise yurtlarım terk ederek başta Amerika olmak üzere çeşitli Batı ülkelerine göç etmişlerdir.

Dr. Nurcan ÖZKAPLAN YURDAKUL

Kaynakça

  1. Meselâ bk. el-Enfâl 8/63; İbn Hanbel, el-Müsned, II, 400; V, 335.
  2. Âl-i İmrân, 3/113–115.
  3. 23 Amerikan deniz tarihçisi A.T. Mahan’m 1902’de icat ettiği ‘Orta Doğu’ ifadesine kadar bölgeyi tanımlamak için kullanılan ifade ‘Yakın Doğu’ kavramıdır. Bu ifade, Arabistan’la Hindistan arasındaki bölgeyi; Basra Körfezini ‘merkez’ olarak konumlandıran bir anlayışla geliştirilmiştir. Lewis’e göre İngilizler ‘Near/Yakm’ sıfatını her şeye rağmen bölgeyi

iPhone'a Tüm Sitelerden Ücretsiz Video İndirme Nasıl Yapılır?

iPhone'a Tüm Sitelerden Ücretsiz Video İndirme Nasıl Yapılır?

Apple iPhone ve iPad cihazımıza kuracağız uygulama ile tüm sitelerden ücretsiz bir şekilde video indirebilirsiniz. Uygulamanın içinde yer alan özellikle indirdiğiniz videoları ses (mp3) formatına çevirebilirsiniz.

1. a-Shell mini Nasıl Kurulur?

  1. App Store’a giriş yapıyoruz.
  2. Arama çubuğuna a-Shell mini yazıyoruz.
  3. a-Shell mini uygulamasını indiriyoruz.
  4. Kurulum tamamlandıktan sonra uygulamayı açıyoruz.

2. yt-dlp Kurulum Videosu

Alternatif olarak a-Shell mini uygulamasına şunu yapıştırın:

curl -L https://github.com/yt-dlp/yt-dlp/releases/latest/download/yt-dlp -o yt-dlp

En son sürümü otomatik olarak indirmek ve a-Shell klasörünüzdeki Dosyalar uygulamasında üzerine yazmak için curl komutunu kullanacaktır.

https://www.youtube.com/watch?v=vJ9y7HwsuFc

3. iOS/Mac için YouTube-dl Kestirme

  1. YouTube Download kestirmesini açın
  2. Kestirmeyi Ekle düğmesine tıklayın.
  3. Daha son Tüm kestirmeler kısmında olduğuna emin olun.

Bu kullanışlı Kestirme (Shortcut) ile böylece almak istediğiniz bir video bulduğunuzda, onu bu kısayola paylaşabilirsiniz ve size bu videonun Görüntüsünü mü yoksa Sesini mi indirmek istediğinizi soracaktır. Daha sonra Panonuza bir komut yapıştıracak ve a-Shell uygulamasını başlatacak, böylece yapıştırıp indirmek için Enter tuşuna basmanız yeterli olacaktır.

YouTube’dan Video ve Ses İndirme Nasıl Yapılır?

  1. İndirmek istediğiniz bir YouTube videosunu açın.
  2. Daha sonra Paylaş düğmesine tıklayın.
  3. En alt kısımda YouTube Download düğmesini tıklayın.
  4. Hangi formatta (Video veya Audio) indirmek istiyorsanın onu seçin.
  5. Diğer ekranda indirmek isteğiniz videonun URL gözükecek bu kısmında bitti düğmesine tıklayın.
  6. File name kısmında yeni bir isim verin. Bunu her indirmede yapın. Bitti düğmesine tıklayın.
  7. Açılan uyarı ekranında Her Zaman İzin Ver düğmesine tıklayın.
  8. a-Shell mini uygulaması otomatik açılacaktır.
  9. Ekranın üzerine basını tutun ve Yapıştır tuşu çıkana kadar bekleyin. Ya da klavyenin üst kısmında bununan Yapıştır tuşuna tıklayın.
  10. Son adım klavyeden Geç (Enter) tuşuna bastığınızda indirme işlemi başlayacaktır.
  11. İndirilen dosyayı Dosyalar uygulamasına gidin ve a-Shell klasörünün içerisinde video ve ses dosyasına ulaşabilirsiniz.

Diğer Siteler Video ve Ses İndirme

X (Twitter), Reddit, SoundCloud ve diğer siteler yukarıdaki adımları takip ederek indirme işlemlerini yapabilirsiniz.

yt-dlp nedir?

Yt-dlp, daha eski (ve muhtemelen daha iyi bilinen) youtube-dl projesine dayanan, desteklenen yüzlerce web sitesinden video ve ses indirmek için kullanılan bir uygulamadır. Sitelerden içerik indirebilir ve gerektiğinde ffmpeg dönüştürme aracını kullanarak bunları farklı biçimlere dönüştürebilir. Ayrıca orijinal içerik kaynağından meta verileri okuyabilir, YouTube video açıklamalarını veya altyazılarını ayrı metin dosyaları olarak kaydetmek gibi harika numaralar yapmanıza olanak tanır.

iPhone’daki Fotoğraflar Bilgisayara Nasıl Aktarılır?

iPhone’daki Fotoğraflar Bilgisayara Nasıl Aktarılır?

Bu işlemlerin öncelikle Windows 10’da nasıl gerçekleştiğini anlatacağım.

Windows işletim sisteminde yüklü gelen Fotoğraflar uygulamasını açmamız gerekiyor. Başlat > Arama Kutucuğuna >Fotoğraflar yazmanız yeterlidir. Açılan uygulamanın üst panelinde yer alan İçe aktar seçeneğine tıklıyoruz. Usb cihazından seçeneğini seçiyoruz.

Not: iPhone telefonumuz bilgisayara bağlı olması gerekiyor.

Açılan ekranda iPhone cihazımız yer alacaktır. Daha sonra cihazınızı seçiyorsunuz. Telefonunuzdaki tüm fotoğraf ve videolar listelenecektir. Aktarmak istediğiniz fotoğrafları seçip Devam et tuşuna tıklıyoruz.

İçeri aktarma başlatılsın mı? şeklinde uyarı verecektir. Fotoğrafları çıkarmak için dizin seçin. İçe aktar seçeneğini seçtiğinizde işlem tamamlanacaktır.

KeePass ile Şifrelerinizi En İyi Şekilde Yönetin

KeePass ile Şifrelerinizi En İyi Şekilde Yönetin

Son zamanlarda sıklıkla kullandığım KeePass programını tanıtacağım. KeePass ücretsiz, açık kaynak kodlu, hafif ve kullanımı kolay şifre yöneticisidir.

KeePass nedir?

Teknolojini ilerlemesiyle birçok siteye üye olmaktayız. Gün geliyor birçok şifreyi hatırlamanız gerekiyor. Windows oturum şifresiniz, e-posta hesabınız, web sitenizin FTP şifresi, çevrimiçi şifreler (web sitesi üyesi hesabı gibi), vb. birçok site için şifreye ihtiyacınız var. Liste sonsuzdur. Ayrıca, her hesap için farklı şifreler kullanmanız gerekir. Her yerde yalnızca bir şifre kullanırsanız sorun yaşayabilirsiniz. Birisi şifrenize eriştiği zaman ciddi problem ve sorunla karşılaşabilirsiniz. Bu yüzden her site veya program için farklı şifre kullanmanız gerekir.

KeePass, şifrelerinizi güvenli bir şekilde yönetmenize yardımcı olan ücretsiz bir açık kaynak şifre yöneticisidir. Tüm şifrelerinizi bir ana anahtarla veya bir anahtar dosyayla kilitlenmiş bir veritabanına sahipsiniz. Yani sadece tek bir ana şifreyi hatırlamak ya da tüm veritabanının kilidini açmak için anahtar dosyasını seçmek zorundasınız. KeePass programının veritabanı şu anda bilinen en iyi ve en güvenli şifreleme algoritmaları (AES ve Twofish) kullanılarak şifrelenmektedir. Daha fazla bilgi için özellikler sayfasına bakın.

Gerçekten ücretsiz mi?

Kesinlikle Evet, KeePass gerçekten ücretsiz ve bundan çok daha fazlası: açık kaynaklı (OSI sertifikalı). Tam kaynağına bakabilir ve şifreleme algoritmalarının doğru bir şekilde uygulanıp uygulanmadığını kontrol edebilirsiniz.

KeePass Windows, Linux ve macOS işletim sistemlerine nasıl kurulur?

#1 Windows

KeePass Download sayfasından Windows işletim sisteminize uygun olan dosyayı indirip kurulum yapabilirsiniz.

#2 Linux (Ubuntu)

Ubuntu Apps sayfasından Download Ubuntu butonuna tıklayarak kurulum yapabilirsiniz.

#3 macOS

KeePass 2.x for Mac OS X sayfasından KeePass 2.23 isimli dosyayı indirip kurulum yapabilirsiniz.

#4 Diğer

KeePass Download sayfasından Diğer işletim sistemlerine uygun olan dosyayı indirip kurulum yapabilirsiniz.

Diğer yazıda detaylı kullanım ve tarayıcılara nasıl senkronizasyon yapılacağını anlatacağım.

İlim ve Sanat Öğrenme Hürriyeti

İlim ve Sanat Öğrenme Hürriyeti

İnsanların ilim ve sanat öğrenmeleri bir haktır. Nitekim Kur’an-ı kerim ve Hazret-i Peygamber, ilim ve sanat sahiplerini över. İslâmiyet, hükümdara, her şehirde insanların bilemediklerini soracakları bir alim bulundurma vazifesini yüklemiştir.

Bu sebeple İslam tarihinde, bu arada Osmanlılarda da, her şehirde müfti denilen bir alim (müşavir), halkın dini ve hukuki suallerine cevap vermek üzere vazifelendirilmiş; bunun maaşı hazineden ödenmiştir. Çocuğu terbiye etmek (eğitmek), ailesinin hakkıdır. Devletin ferdleri terbiye etme (eğitme) vazifesi ve hakkı yoktur. Bu, ancak totaliter devletlerde bahis mevzuudur. Bunun için Osmanlı Devleti’nde mekteplerin bağlı olduğu müessesenin adı milli eğitim değil, maarif (öğretim) nezareti idi. İslam devletinde herkes tahsil imkanlarını kendisi hasıl etmekte hürdür. Devlet, bu hususta yardımcı olabilir; ancak ferdi teşebbüsü men edemez. Bu sebeple Osmanlılarda klasik devirde devlet eliyle kurulan maarif müessesesine rastlanmaz. Medreseleri ferdler vakıf yoluyla kurup işletirdi. Binaları kendisi yapar, hocaları kendisi bulur, talebeyi kendisi seçer ve müfredatı kendisi tesbit ederdi. Devlet de bunları desteklerdi. Bugün İngiltere’de de buna benzer bir sistem caridir. Padişah, hânedan ve devlet ricalinin yaptırdığı medreseler de amme müessesesi değil, vakıftır. Dolayısıyla hepsi bugünki husus? mekteplerin statüsüne benzer. Tanzimat’tan sonra devlet eliyle mektepler kurulmuşsa da, bu sistem değişikliği olmayıp, devletin memur ihtiyacını karşılamak içindir. Nitekim hususi maarif müesseseleri varlığını devam ettirmiş, devlet mektepleri de terbiye (eğitim) değil, maarif (öğretim) rolü üstlenmiştir. Kanun-ı Esasi’nin 15. maddesi Osmanlı vatandaşlarının umumi ve husui tedrisatta serbest olduğu; 16. maddesi de mekteplerin devlet nezâretinde olduğu; ancak bunun çeşitli milletlerin dini tedrisatına halel veremeyeceği esasını hükme bağlamıştır. 1

Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci Kimdir?

Ekrem Buğra Ekinci, 1987’de Ankara Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Avukatlık stajı yaptı. Ankara’da başladığı kariyerini İstanbul’da sürdürdü. Doktorasını 1996’da İstanbul Hukuk Fakültesi’nde tamamladı. Hukuk Tarihi doktoru oldu. Ürdün Üniversitesi’nde araştırmalarda bulundu. İlmî ve kültürel maksatlarla Avrupa, Ortadoğu ve Asya’da çok sayıda ülke gezdi. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde profesördür. Hukuk Tarihi dersleri vermektedir. Arapça ve İngilizce bilir.Yıllardır radyo ve televizyonlarda popüler tarih ve kültür tarihi üzerine programlar yapar. Gazete ve dergilerde de bu mevzularda yazıları yayınlanmaktadır. 2

Bibliyografya:

  1. Prof. Dr. Ekrem Buğra EKİNCİ. Osmanlı Hukuku, Adalet ve Mülk. Arı Sanat Yayın Evi. Eylül 17, 2017 tarihinde alındı.
  2. Prof. Dr. Ekrem Buğra EKİNCİ. Biyografi Eylül 17, 2017 tarihinde http://www.ekrembugraekinci.com adresinden erişildi.

#01 Mutlaka Okunması Gereken Yazılar

#01 Mutlaka Okunması Gereken Yazılar

“Mutlaka Okunması Gereken Yazılar” serisinin ilki olan yazıda 5 tane yazıyı sizinle paylaşıyorum. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar.

Ses kaydını dinlemek için tıklayınız

#01 Boğaz’da Bir Huzur Adası: Yahya Efendi Dergahı

Yazıyı Kaleme Alan Kişi: Nidayi Sevim

Yayınlanan Tarih: 07.09.2017

“Yahya Efendi Dergahı’nın cümle kapısını geçtikten sonra derin bir sükûnet ve huzur iklimi hemen fark ediliyor. Bu sükûnet ve uhrevi hava insanda ister istemez büyük bir hürmet ve teslimiyet hissi uyandırıyor. Nidayi Sevim tekkenin tarihçesini ve 2014’te başlayan restorasyonda gelinen son durumu yazdı.”

“2010 yılı idi, “Sadaka Taşları” isimli çalışmamız yayımlanalı bir yıl olmuştu. İşte o günlerin birinde telefonum çaldı. Arayan ekonomi-iktisat konulu yazıları ile tanınan Güngör Uras üstadımızdı. Kendisini tanıtıp merhabalaştıktan sonra “Sadaka Taşları-Zimem Defterleri” başlıklı bir yazı kaleme aldığını, internette bize ait bir sadaka taşı fotoğrafına rastladığını, şayet mümkünse yazısında bunu değerlendirebileceğini, yazıda “sadaka taşları” kitabımıza da yer vereceğini ifade etti. Memnuniyetle kullanabileceğini, herhangi bir mahsurun bulunmadığını söyledim.”

Tamamını Oku

#02 Olman gerektiği gibi ol

Yazıyı Kaleme Alan Kişi: Serdar Tuncer

Yayınlanan Tarih: 21.09.2017

“Irak meselesi çok baş ağrıtacağa benziyor. Bugün değilse yarın… Belki şimdilik geri adım atılarak referandum iptal edilir yahut tehir edilir, belki başka bir alternatif çözüm üretilir bilemem ama görünen o ki uzun vadede en az Suriye meselesi kadar Türkiye’yi etkileyecek sonuçları olacak bu işin. Çünkü birileri orada bağımsız bir Kürt devleti istiyor. Hatta bu birileri, bu devleti Kürtlerden daha çok istiyor. O coğrafyayı sözde Arap Baharı adı altında kaosun kucağına atanlar, Suriye’den sonraki domino taşının adını çoktan koymuşlar. Yıkıla yıkıla geliyor hamleler… Nihai hedef ise asla Kürt devleti değil. Kürt devleti, büyük planın küçük bir parçası sadece. Günü geldiğinde en büyük zararı da bugün bağımsızlık hayali kuran Kürtlere verecek parçası hem de. Öyle ya, plan kurucuların taktiği değişse de parolası sabit: Kullan at! Obama’nın, temizlenmesi 20 yıl sürebilir dediği bir DAEŞ vardı, ne oldu sahi?”

Tamamını Oku

#03 Chaplin’den Kızına Mektup: Her zaman insan olmak için çaba harcadım. Sen de öyle yap!

Yazıyı Kaleme Alan Kişi: Charlie Chaplin

“Sevgili kızım.. Şimdi gece, Noel gecesi. Benim küçük kalemimdeki silahsız muhafızların hepsi derin uykuda. Kardeşlerin uyuyor, annende uykuya daldı. Ne var ki sen çok uzaklardasın;eğer şu anda şu dakikada fotoğraflarına bakmıyorsan kör olayım. Fotoğrafların burada masanın üzerinde kalbime en yakın yerde duruyor. Oysa sen neredesin? Uzaksı, masalsı, Pariste, CampsElyees’deki tiyatroda, görkemli bir sahnede dans ediyorsun. Ben bunu çok iyi bildiğim halde genede bu sakin gecenin sessizliğinde senin ayak seslerini net biçimde duyuyorum. Gözlerin gözlerimin önüne geliyor; gözlerin kış gecesine özgü gökyüzündeki yıldızlar gibi parlıyor. Bu güzel oyunda, Şahın tutsak aldığı güzeller güzeli İranlı kızı oynadığını biliyorum. Güzeller güzeli ol sen de dans et, yıldız ol ve parıltılar saç. Ama seyircileri büyülermiş olmaktan, onları kendine hayran etmekten sarhoş olduğunda, sana sunulan çiçeklerin kokusu başını döndürdüğünde, tek başına bir köşeye çekil ve benim mektubumu oku, babanın sesine kulak ver.”

Tamamını Oku

#04 2. Dünya Savaşı’na Ok ve Kılıçla Katılan Asker

Yazıyı Kaleme Alan Kişi: Liza Demirtaş

Yayınlanan Tarih: 04.09.2017

“Eğer Yüzyıl Savaşları’na gidiyorsanız veya Orta Dünya’da orkları savuşturuyorsanız; savaşa giderken yay, bir sadak dolusu ok ve pala ile silahlanmanız gayet anlaşılır bir durumdur. Ancak 2. Dünya Savaşı’nda zamanın teknolojisi karşısında bu silahlar birer çocuk oyuncağına benzerdi. Kılıç, tüfek ve tanklara karşı en iyi olası savunma değildi huşkusuz. Ancak, “Mad Jack” lakaplı John Malcolm Thorpe Fleming Churchill için, silahlanırken yay ve kılıçtan daha güvenilir hiçbir şey yoktu.”

“1926’da Sandhurst’teki Kraliyet Askeri Akademisini bitirdi. 2. Dünya Savaş’ında üne kavuşmadan önce, Mad Jack, Nairobi gazetesinde editörlük, modellik ve yay kullanmaktaki uzmanlığı sebebiyle Bağdat Hırsızı’nda (The Thief of Bagdad) figüranlık yaptı. Yay kullanmadaki aynı yeteneği onu İngiltere için atış yaptığı 1939’daki dünya şampiyonasına Norveç, Oslo’ya götürdü.”

Tamamını Oku

#05 Japonya notları

Yazıyı Kaleme Alan Kişi: Taha Kılınç

Yayınlanan Tarih: 20.09.2017

“Sabah namazından sonra, Tokyo’nun lüks semtlerinden Shibuya’nın ara sokaklarını dolaşmaya başladık. Dokuz yıldır Japonya’da yaşayan mimar arkadaşım Abdurrahman Kaç’ın Japonların mimari anlayışları ve şehircilik uygulamalarıyla ilgili anlattıkları gerçekten ilginçti: Binaların yapımında, çevredeki yaşam alanlarının güneş ışığı almasının uzun süre engellenmemesi esasmış örneğin. Farklı bölgelere göre değişmekle birlikte, bir evin ya da sokağın aralıksız dört saat güneşten mahrum kalmaması gerekiyormuş. Komşusunun ışığını kesen, güneşini engelleyen binaların ruhsat alması imkânsızmış. Abdurrahman bunları anlatırken, bir yandan da Shibuya’da Japon mimari hukukuna göre inşa edilmiş, ilginç görünümlü binaları gösteriyordu bana. Sırf yandaki evlerin güneşini engellemesin diye tepesi yarıdan kesilmiş, görünüşleri farklı şekiller almış yapılar dikkat çekiyordu.”

Tamamını Oku

Sizde beğendiniz yazıları benimle paylaşabilirsiniz.

En İyi WordPress Galeri ve Slayt Eklentileri

En İyi WordPress Galeri ve Slayt Eklentileri

WordPress siteniz için galeri ve slayt eklentisini bulmak zor olabilir. Wordpress’te çok fazla seçenek var - bazılarını diğerlerinden üstün kılan nedir?

Bazı seçenekler doğru işlevlere sahip olabilir, bazıları müşterilerin güncellenmesi için yeterince kolaydır ve diğerleri aradığınız gelişmiş özelleştirme seçeneklerine sahip olabilir. Tek bir mükemmel eklenti seçmek zor, bu yüzden WordPress slayt eklentisi ve galeri eklentilerine ayrılmış 16 harika seçeneğin bir listesini oluşturdum. Önce hangisini indireceksiniz?

En İyi WordPress Slayt Eklentileri

Master Slider

Master Slider

SEO veya etkileşimli slayt seçenekleri konusunda endişeleniyorsanız, Master Slider’ı denemelisiniz. Bu dokunmatik ve sürükle özellikli eklenti dinamik ve duyarlı siteler için mükemmel. Bu eklentiyle işlevsellik kaybetmek zorunda değilsiniz ve eğer aşıksanız, Pro sürümü hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyebilirsiniz.

Meta Slider

Meta Slider

Bu slayt eklentisinin ücretsiz sürümü dört görüntüleme seçeneği sunuyor. WordPress olmak üzere çeşitli siteler üzerinde harika çalışıyor.

Meteor Slides

Meteor Slides

Kısa kod, widget, ya da şablon etiketleri kullanmak isteyip istemediğinizi, Meteor Slaytlar kullanarak seveceksiniz. Çeşitli dilleri, programlama seçenekleri, stilleri ve daha fazlası. Bu basit ve aerodinamik eklenti sadece aradığınız şey olabilir.

Slider by Soliloquy

Slider by Soliloquy

Soliloquy, PDF’leri, WooCommerce öğeleri, Pinterest, videolar, Instagram yazıları ve daha fazlası yer almaktadır. Eklenti sayfasında listelenen demoları deneyin.

Slider by Supsystic

Slider by Supsystic

Küresel kullanıcılar ve çeşitli diller, destek ve diğer eklentilere sahip ortak çalışanlar için idealdir.

Bu ücretsiz bir eklentidir, ancak daha fazla özellik içeren bir pro sürümü bulunmaktadır.

Slider WD

Slider WD

Ücretsiz sürümü indirebilir ve kurabilir veya daha fazla özellik için WordPress Slider Pro’yu satın alabilirsiniz. Indirebileceğiniz demo slaytların bir listesi de var, bu da kendi sitenizde test etmenizi kolaylaştırıyor!

Slideshow

Slideshow

Stefan Boonstra’nın bu slayt eklentisi, slaytları çevreleyen görünümü ve bilgileri kişiselleştirmenize olanak tanır. Tarihler, başlıklar ve daha fazlasını ekleyin. Artı, istediğiniz sayıda slaytla birçok slayt gösterisi oluşturabilirsiniz.

Smart Slider 3

Smart Slider 3

Siteleriniz için hangisinin en iyisi olduğuna karar vermenize yardımcı olması için tüm kaydırıcılarını burada önizlemesi mevcuttur.

En İyi WordPress Fotoğraf Galeri Eklentileri

Envira Gallery

Bu çok yönlü galeri eklentisi tasarımcılar, geliştiriciler, fotoğrafçılar, pazarlamacılar ve daha fazlası için idealdir. Tüm seçeneklerini de kontrol etmeyi unutmayın!

Foo Gallery

Foo Galeri özelleştirmek ve çeşitli uzantıları eklemek isteyen herkes için idealdir. Eklenti listesi uzun ve sizin için seçeneklerle doludur! Eklenti indirmeden önce hemen her şey için bir demosu mavcuttur - eklentiyi indirmeden önce denemek için mükemmel.

Gallery Box

Her şeyi başarıyla tamamlayan bir galeri eklentisi arıyorsanız - Vimeo, YouTube, resimler, Soundcloud ve daha pek çok şeyden bahsediyorum - Gallery Box eklentisini deneyin.

Gallery by WP Ape

Galeri’nin kapsamlı özellik listesini, demoları ve efektleri kontrol etmek için bir dakikanızı ayırın. Bu eklenti, resimlerinizi ve videolarınızı web siteniz için güzelce organize eder ve çok çeşitli düzenleri ve görüntüleme seçeneklerine sahiptir.

Justified Gallery

Justified Gallery, güzel bir şekilde organize edilmi galeri eklentisi gibi geliyor. Duyarlılık, düzen, şıklık ve modern bir minimal site tasarımında mükemmel görünecektir. Harika bir önizleme için demo sitesini ziyaret ettiğinizden emin olun.

Photo Gallery by WD

Bu, listemizdeki ikinci WD eklentisidir. İçgüdüsel doğa ve mevcut eklentiler kesinlikle bu galeriyi diğerlerinden ayırıyor.

Photonic Gallery

Çeşitli sosyal medya platformlarından ve web sitelerinden içerik çekmeye çalışıyorsanız, Photonic Gallery’yi denemelisiniz. Görüntüleri hesaplarınızdan çeker ve onları çeşitli şekillerde güzelce yerleştirebilirsiniz.

Portfolio Gallery

En son yaptığınız çalışmalarınızı göstermek için harika bir yol mu arıyorsunuz? Bu galeri eklentisi tasarımcılar veya fotoğraf portföy web sitesi için idealdir. Denemeye hazır mısınız?

Şimdi, en sevdiğim 16 WordPress galeri ve slayt eklentilerini gördünüz, hangisine önce deneyeceksiniz? Sizler hangi slayt ve galeri eklentilerini kullanıyorsunuz? En beğenilenlerinizi aşağıda yorumlayın!

En İyi Adobe Premiere CC Klavye Kısayolları

En İyi Adobe Premiere CC Klavye Kısayolları

Adobe Premiere CC kullanırken daha verimli çalışmak için klavye kısayollarını kullanın.

Premiere kısayollarını buradan indirin. http://bit.ly/PeachyShortcuts

Adobe Premiere CC Klavye Kısayolları Kurulumu

Adobe Premiere CC’de özel klavye kısayollarınızı nasıl kuracağınızı öğrenin. Bu videoda adım adım kurulum süreci anlatılmaktadır.

https://www.youtube.com/watch?v=LtBzsq-ZN4g

Adobe Premiere CC Klavye Kısayolları Kullanımı

Kurduğunuz klavye kısayollarını etkili bir şekilde nasıl kullanacağınızı keşfedin. Video editörken zaman kazanmanızı sağlayacak pratik ipuçları.

https://www.youtube.com/watch?v=QBkFhIFcZak

Tasarımcılar İçin Ücretsiz Kaynak Siteler

Tasarımcılar İçin Ücretsiz Kaynak Siteler

Tasarım yaparken bazen içerikler lazım olur. Stok fotoğraflar, renk kodları vb. şeylere ihtiyaç duyarız. Sizler için birkaç kaynak site paylaşmak isterim. Hepsi tamamen ücretsiz kaynaklardır.

Diğer

The Stocks

The Stocks site bir çok siteyi içinde barındırmaktadır. Fotoğraf, renk, ikon, video, mockup ve fontlar yer almaktadır. Bir çok siteyi iframe olarak göstermekte ve ücretsiz içerikleri indirebilirsiniz.

Sans Francisco

Sans Francisco, Robinson Greig’in tasarım kaynaklarının renkli ve organize bir listesidir. Yüzlerce içerik yer almaktadır. Fotoğraf, renk, ikon, mockup ve fontlar renkli yer almaktadır.

Design Resources (.party!)

Sans Francisco’ya benzer şekilde, büyük, uzun süre hazırlanmış, tek sayfalık bir kaynaktır ya da türe göre düzenlenmiş kaynaklardır. İnanılmaz içerikler yer almaktadır.

Makerbook

Aradığımız şeylerden daha fazlası!

Reklam öğeleri için en iyi ücretsiz kaynakların elle seçilmiş bir dizini.

AllTheFreeStock

İlham veren yüzlerce içeriğin yer aladığı ücretsiz stock sitesi.

BONUS - Tasarımcıların El Çantası Niteliğindeki Ücretsiz Kaynaklar

Kolay kullanım için hazırlanan el çantası niteliğindeki bu sitelerden ücretsiz olarak yararlanabilirsiniz. Ücretsiz stok fotoğraflar, videolar, mockuplar, yazı tipleri, grafikler, araçlar, dokular, sesler, renkler ve ikonların yer aldığı listede bir çok sitenin linki bulunmaktadır.

İncir Ağacına Karşı Tavrımız Nasıl Olmalıdır? Ömer Tuğrul İnançer Açıklıyor

İncir Ağacına Karşı Tavrımız Nasıl Olmalıdır? Ömer Tuğrul İnançer Açıklıyor

Ömer Tuğrul İnançer’in bir konferansta incir ağacına karşı tavrımız nasıl olmalıdır sorusunun yanıtını veriyor.

Asırlardır gönlümüze ve dimağımıza nurlar saçan, hakikatler öğreten, zarafet ve asalet timsali, incelikler atlası bir geleneği, söz eri ve muhabbet ehli bir arifin himmetinden dinlemenin ayrıcalığıyla bir araya geliyoruz. Akılla kalbi harmanlayan, dünle bugünü buluşturan mutasavvıflarımızdan Ömer Tuğrul İnançer’in gerçekleştireceği söyleşiye hepiniz davetlisiniz.

GitKraken GitFlow Kullanımı ve Özellikleri

GitKraken GitFlow Kullanımı ve Özellikleri

GitFlow, reponuzu organize etmek için kullanılan kuralların bir listesidir ve hata düzeltmeleri, özellik oluşturma işlemlerini kolaylaştırmak için kullanılır.

Yapılandırma

GitFlow’un özelliklerini kullanmak için Preferences > GitFlow menü gitmeniz gerekir. Daha sonra Update Git Flow Congif düğmesine tıklayarak aktif edebilirsiniz.

Kullanım

Repo’nuzda başlatılan GitFlow’unuz varsa, sol panelden diğer menülere kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Git Flow panelinde yer alan Feature, Release ve Hotfix özelliklerini başlatabilir veya tamamlayabilirsiniz.

Soldaki GitFlow menüsündeki yeşil düğmeyi tıklayarak yeni GitFlow dalları oluşturabilirsiniz.

Dalları, yeni sürümler için yeni özellikler geliştirmek için kullanılır ve hata düzeltmeleri için de kullanılabilir. Genellikle geliştiricilerin yerel repolarında bulunur ve paylaşılmazlar. Bir özellik dalını bitirmek için seçtiğinizde, GitKraken özellik bölümünü geliştirir ve onu kendiliğinden temizlemek için özellik deposunu yerel depodan siler.

Feature

GitKraken Feature

Özelliğini geliştirir ve onu temizler.

Release

GitKraken Release

Release master ve develop geliştirir ve birleştirir.

Hotfix

GitKraken Hotfix

Hotfix master ve develop hatalarını düzeltir.

Dünyayı Güzel Hale Getirecek Olan Gene İnsanoğlu

Dünyayı Güzel Hale Getirecek Olan Gene İnsanoğlu

Yüksek bir yere yuva yapan ördek ve 11 yavrusunu yere düşmekten kurtaran güzel adam.

https://twitter.com/tuhafamasahici/status/906857195509346305

Windows 10 Elan Touchpad Çalışmıyorsa Yapmanız Gerekenler

Windows 10 Elan Touchpad Çalışmıyorsa Yapmanız Gerekenler

Windows kullanıcılarının bir kısmı, Windows 10 yükseltmesinden sonra fare ayarları bölümünde hiçbir Elan touchpad sekmesi görünmüyor olabilir. Bazıları, Elan dokunmatik yüzey ayarlarını değiştirecekleri zaman Elan sekmesini veya diğer fare ayarları seçeneklerini çalışmayabilir. Windows 10 bilgisayarınızdaki Elan touchpad sekmesi veya ayarları, genellikle, dokunmatik yüzeyle ilgili donanım, yanlış yapılandırılmış aygıt ayarları, uygun olmayan Elan touchpad sürücüsü vb. gibi birçok sorun olabilir.

Windows 10 Elan Touchpad Çalışmıyorsa Yapmanız Gerekenler

MSI, Asus, HP, Lenovo gibi bir dizüstü bilgisayarı fare olmadan hareket halindeyken Elan touchpad’in normal çalışmaması oldukça rahatsızlık vericidir. Bu yüzden, fare ayarlarında Elan touchpad sekmesinin nasıl düzeltileceğini görelim.

Çalışmayan Elan Touchpad Ekran Görüntüsü

Çalışmayan Elan Touchpad Ekran Görüntüsü

3 yöntem ile hatayı bulmaya çalışacağız.

1. Yöntem Donanımı kontrol edin.

Yöntem Donanımı kontrol edin

  1. Elan touchpad’i kontrol edin, sağlam olduğundan emin olun. Touchpad’i dikey ve yatay olarak kontrol edin.
  2. İşlev tuşlarının kullanılabilir olduğundan emin olun. İşlev kısayolları PC markalarından farklılık gösterir. İşlev kısayol tuşlarına Fn + Fx (x = 1/2/3/4, vb.) basarak dokunmatik yüzey özelliklerini etkinleştirebilirsiniz.

Donanımla ilgili bir sorun yoksa, sorunu çözmek için aşağıda verilen yöntemleri kullanabilirsiniz.

2. Yöntem BIOS ayarlarını kontrol edin.

BIOS, bilgisayarın temel işlevlerini kontrol etmek için kullanılır ve herhangi bir Elan touchpad, fare ve klavye gibi donanım sorunları varsa, kontrol etmek ve BIOS’u fabrika varsayılan durumuna sıfırlamak gerekmektedir.

  1. Bilgisayarınızın BIOS’una girin.
  2. Reset to default, Factory Default, Load setup defaults, Setup Defaults, Clear BIOS settings, BIOS’taki ok tuşlarıyla benzer bir şey bulun (Bu seçenek genellikle farklı BIOS’da değişiklik gösterir). İşlemi kaydetmek için ekran altında veya kenarında bulunan kılavuz tuşlarından yardım alarak kayıt edin.
  3. Değişiklikleri kaydedin ve BIOS’dan çıkın.

BIOS ayarlarını kontrol edin

Not: Kendi bilgisayarımda Elan Touchpad sorunu bu şekilde düzeldi.

3. Yöntem Sürücüyü Yeniden Yükleyin

Eski, yanlış yapılandırılmış, eksik ve uyumsuz dokunmatik yüzey sürücüleri de dahil olmak üzere hatalı Elan Touchpad sürücüleri, fare ayarlarında doğru şekilde çalışma. Dolayısıyla Windows 10 bilgisayarınızda Elan Touchpad sürücüsünü kontrol etmeniz ve yeniden yüklemeniz gerekiyor.

  1. Klavyeden Windows tuşu ve I (Win + I)tuşuna birlikte basın.
  2. Açıklan ekranda arama kutusuna Aygıt Yöneticisi yazın ve çalıştırın.
  3. Görünüm menüsüne tıklayın.
  4. Gizli aygıtları göster’i seçin.
  5. Fare ve diğer işaretleme aygıtlarını genişletin veya girişler arasından Elan touchpad cihazını bulun.
  6. Sağ tıklayıp Cihazı kaldırın.

Sürücüyü Yeniden Yükleyin

  1. Eylem menüsüne gidin.
  2. Donanım değişikliklerini tara’yı seçin.

Sürücüyü Yeniden Yükleyin

  1. Sonra Windows size sürücüyü güncellemede yardım edecektir. Elan touchpad sürücüsünü yeniden yüklemek için ekrandaki talimatları takip edebilirsiniz.
  2. Sürücü değişikliklerinin etkili olması için bilgisayarı yeniden başlatın.

Cerebro Uygulaması - Her Şeyi Ara

Cerebro Uygulaması - Her Şeyi Ara

Cerebro uygulamasıyla bir kaç tıkla her şeyi aramaya başlayın. Açık kaynaklı ve hızlı uygulamayı hemen indirin.

Cerebro App web sayfasından işletim sistemize uygun olanı seçerek indirme işlemini başlatın. Kurulumu son derece basit tek tıklamayla otomatik kurulum işlemi gerçekleşiyor.

Kurulum tamamlandıktan sonra ufak bir testle başlayalım. Klavyeden ctrl+space tuşlarına basın. Karşınıza arama ekranı çıkacak. Menü çubuğundaki → preferences’a tıklayarak bu kısayolu özelleştirebilirsiniz.

Eklenti Yükleme

  1. Klavyeden ctrl+space tuşlarına basın.
  2. Plugin yazın. Tüm eklentiler listelenecektir.
  3. İstediğiniz eklentiyi seçtiğinizde sağ tarafta çıkan ekranda Install tuşuna basarak kurulum yapabilirsiniz.

Eklenti listesine aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

https://github.com/lubien/awesome-cerebro

Bir kaç deneme yapalım

Cerebro Uygulaması - Her Şeyi Ara

  1. ctrl+space tıklayın ve hayvan hakları yazın ve enter tuşuna basın. Otomatik olarak sizlere Google Chrome’da arama sonuçlarını çıkaracaktır.
  2. ctrl+space tıklayın ve bilgisayarınızda kurulu olan her hangi bir uygulamayı aratın.
  3. Twitter eklentisini kurduktan sonra hayvan hakları yazdığınızda ekstra bir bölüm Twitter’da arama yapabilirsiniz.
  4. Yandex Translate eklentisini kurduktan sonra hayvan hakları yazdığınızda ekstra bir bölüm hayvan hakları‘ın ingilizce karşılığını ulabilirsiniz.
  5. Youtube eklentisini kurduktan sonra yt hayvan hakları yazdığınızda Youtube yer alan videolara erişebilirsiniz.
  6. Google Maps eklentisini kurduktan sonra maps istanbul yazdığınızda Google haritalar açılacaktır.

Syntax Error

Önceki Sonraki